Tuesday, August 7, 2007

TÜRK BÜYÜKLERİNE SAYGI VE SEVGİ PROJESİ KAPSAMINDA


Maçka Parkında bulunan eski Türk Büyükleri Büstlerini teker teker öptüm. 7 Farklı Türk Büyüğü ile öpüşürken fotoğrafım var. BuTürk Büyüklerine saygı ve sevgi projesinin bir bölümü sadece. Daha şehrin çeşitli yerlerindeki toplara saygımı sunmam, silah
sevmem gibi faaliyetler de var. Neyse ki eskiden beri bu gibi şeylere kabiliyetim var görüldüğü üzere de saygı ve sevgim kanıtlanacak..!

4 comments:

Unknown said...

bu proje ne amaçla düşünüldü?

karolin said...

Ben bunu izleyicinin yorumuna bırakıyorum. Bir dokundurma var tabiki. Kimliğinizi bilmiyorum, şimdilik bu kadar.

Erdinç Franchise Y. said...

İnsanın sevgisi ve saygısı başkalarında üzüntüye sebebiyet verir mi...

Türk büyüklerine olan derin sevgi ve saygınız, tarihi bir olgunun içinde bulunduğunuz milliyetin sizde nüfuz ettiği doğal bir sonucu olarak ermeni cephesindeki yorumuna dayanmaktadır.
Ancak öyle ya da böyle biz Türkler özellikle bu coğrafyadan çıkan sanatın ve sanatçının bütün medeniyetlerine malolduğunu ve onların birtakım hissiyatları duyarlılıkla ifade edebileceğine olan inancımızı koruruz.

Zira vaktiyle hem Yunanlara hem Ermenilere hem Rumlara ve saymakla ve bugün Türklere evsahipliği yapan Anadolu; Arshile Gorky Charles Aznavour gibi pek değerli Ermeni sanatçıları dünyaya kazandırmıştır. Lakin ismi dünyaya duyurulmuş bu sanatçılar hiçbir vakit bir milleti veya onun tarihini kendilerine ün edinmek için hedef seçme gereksinimi duymamışlardır.Belki de onların sanat anlayışı bu türden hilelere gerek kalmayacak kadar üst düzey olduğu içindir. Yani kötü yemeğe bol sos eklenmesi gerekir çünkü başka türlü tahammül edilmez ama bu yapılanda misafire hakarettir. Ama yemek iyiyse sosa bulamak da yemeğe hakaret olur. Yani servis etmeden evvel "dokundurmadan" evvel sunduğumuz yemeğin sıhhatinden emin olmak lazımdır.Aksi halde güzel sosa bulanmış kötü yemekle insanları zehirleriz. Ve "sanatçıyım" diyen bireyin sorumluluğu sıradan bir adamdan daha büyüktür, Onun bütün beşeriyete karşı sorumluluğu vardır.

Yani,siz bir medeniyetin kültürüne ve atalarına geçmişine böyle saygı duyarken sanırım bugün o ülkenin tarihinin halefi sıfatında bulunan modern halkının da başta size sonra sanatınıza ve kendi milleti için büyük işler yapmış Ermeni atalarına karşı da saygı duymasını bekleyemezsiniz. Bugün birşeylerin adımı atılmak isteniyorsa bunu başaracak olan sefil politikacılar değildir.Onlar daima sefildir.

Bunu başaracak olanlar yalnızca çağı yakalayan ve ötesine geçen Tüm dünyan uluslarından evlatları hiçbir dil,din,ırk ayrımına tabii tutmadan yalnızca insanlık paydasında etkileyecek ve bütün milletlerin tarihini tek payda da eritecek olan sanatçılardır.Böyle şeyleri yalnızca onlar yapabilir.Politikacılar değil, onlar hep daha fazla sorun yaratır.

Ancak bir ulusun sanatçısı da politikacısı gibi olmuşsa...O zaman o ulus geleceğini ve gelecek nesillerinin soyunu fiziksel manada değil kültürel anlamda, insani anlamda tehlikeye sokuyor demektir.

Bunları bilecek ve toplumunu hırsla değil dünyaya örnek olarak yetiştirmeyi amaçlayacak pek az politikacı devlet adamı varolagelmiştir. Onlardan birisi de belki yine aynı şekilde saygı duyduğunuzdan korktuğum bir Türk atasıdır- ki şöyle demiştir:

"Sanatçı, toplumda uzun çalışma ve uğraşlardan sonra alnında ışığı ilk hisseden insandır. Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz; hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat sanatkâr olamazsınız."


İçtenlikle,

Ali Kurtuluş said...

Ha Türk olmuş,ha ermeni.ne fark eder ki_?biton ermeni nutku atan arkadaşım benim,olayı iki farklı ülke vatandaşı gibi algılayıp,o şekilde yorum yapmanıza üzüldüğümü belirtmek isterim.bizler hepimiz bu ülkenin çocuklarıyız.Çocuklarıyız diyorum çünkü hepimiz daha düne kadar çocuk değilmiydik.sonuçta sende bende,Karoline bayılıyoruz;özelliklede zanaatine.seviyoruz sizi miss.karolin,çalışmalarınızın devamını dilerim..üstelik çok başarılısınız,hoşçakalınız efendim.:):)